Prof. Dr. Hasan Türkez, Türk Ocakları Erzurum Şubesi tarafından düzenlenen “Ocakbaşı Sohbetleri” kapsamında, “BOR bileşikleriyle sağlıkta yeni bir dönem ve Türkiye’nin ilaç sanayisindeki geleceği” konulu söyleşide “BOR” u anlattı
Türkiye’nin ve Erzurum’un gururu olan Türkez Hoca “Sağlık Sektöründe Bor”u anlattı
Bilim dünyasında Nano teknoloji alanında yaptığı önemli çalışmalarla öne çıkan ve Dünya Sağlık Örgütü’nün tek Türk akademisyen üyesi olan Erzurum Atatürk Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hasan Türkez, Türk Ocakları Erzurum Şubesi tarafından düzenlenen “Ocakbaşı Sohbetleri” kapsamında, “BOR bileşikleriyle sağlıkta yeni bir dönem ve Türkiye’nin ilaç sanayisindeki geleceği” konulu söyleşide “BOR” u anlattı.
Tum1habermedya/medyadogu.com/bilim/sağlık/bor/dsö/türkocakları/ÖZEL-YORUM-HABER
ErzurumBarosu Konferans Salonun da düzenlenen etkinlikte Prof. Dr. Hasan Türkez, Türkiye’nin bor madeni noktasında zengin bir ülke olduğuna dikkat çekerek, Bor bileşiklerinin eşsiz fiziksel ve kimyasal özellikleri sayesinde her endüstri alanında kullanılabileceğine vurgu yapan Prof. Dr. Türkez, borun ilaç ve sağlık teknolojileri alanındaki potansiyelini anlattı.
Borun nanoteknoloji ve ilaç Ar-Ge çalışmalarındaki önemine dikkat çeken Prof. Dr. Hasan Türkez, bor elementinin hücre koruyucu, antienflamatuar, antioksidan ve DNA koruyucu özellikleri sayesinde Alzheimer ve Parkinson gibi nörodejeneratif hastalıkların önlenmesi ve tedavisinde kullanılabilecek sentetik formülasyonları araştırdıklarını belirterek ve etkin bulunan bazı bor içeren yenilikçi molekülleri patentlediklerini ifade etti.
Türkiye “bor” dan hak ettiğini alıyor mu?
Türkiye BOR dan hak ettiğini alıyor mu? Almıyor, diye belirten Türkez; biz bor elementini ağırlıklı olarak katma değeri düşük ürünlerde kullanıyoruz. Elbette ki bunlar da olmalı ancak bu katma değeri düşük olan ürünlerde BOR kullanımı bizim arzu etmiş olduğumuz Gayri Safi Milli Hasıla da ekonomimize etki eden değerlerini kapsamıyor. Şöyle ki bu ürünler bir deterjan olması ya da evlerimizde bildiğimiz borcam olması, bebek pudraları var, bazen diş macunları var. Biz biraz daha bunu sağlık, bioteknoloji ve mühendislik özelliğinde daha yüksek katma değerli ürünlere bor içeriğini nasıl ilave edebilirizin peşinde olmalıyız diyerek, çıktığımız yolculuğumuzda da görüyoruz ki bu Devlet Planlama Teşkilatı raporlarında da kayıt altına alınmıştır, borun kullanıldığı 400 ün üzerinde kullanım alanı mevcuttur, dedi.
Bu kariyer yolcuğuna çıkışımızda en belirgin sorularımızdan bir tanesi ise bitkilerde borun eksikliğinden dolayı ortaya çıkan problemleri mevcut iken, yani bitkilerde borun eksikliği bir takım fonksiyonel bozukluklara yol açıyor da; acaba insanda bor eksikliği başka bir soruna yol açıyor mu? Bizim kariyer yolculuğumuzun en mihenk sorusu bu olmuştur. Yani bor eksikliği insanlarda bir fonksiyonel eksikliğe ya da insanlarda bor eksikliği normal fonksiyon görevinin yavaşlamasına, çalışmamasına sebebiyet olabilir mi? Ya da fazla olması ne tür sorunlara sebep olur sorusunun cevabı aslında bugün burada bulunmamızın ana temasını, özünü oluşturmuştur.
Aslında bizlerde bitkiler gibi yediğimiz içtiğimiz ne var ise boru bitkilerden almaktayız; içme sularından da bor alıyoruz, yediğimiz meyve ve sebzelerden de boru alıyoruz diyen Türkez hangi kaynaktan ne kadar bor aldığımıza dair bütün çalışmaların var olduğunu ancak 1990 lı yılların sonuna kadar Türkiye’de borun hangi kaynaklardan veya hangi yollardan alındığına dair hiçbir çalışmanın da yapılmadığını belirterek, şu ana kadar ABD de bulunan araştırmacı veya bilim adamlarının bu konuda ki araştırmalarını ve çalışmalarını doğru kabul edip, onları değerlendirmeye almışız dedi.
Bazı ülkelerde insan vücudunda bor ölçümü yapılmaktadır…
Prof. Dr. Hasan Türkez; “unutulmamalıdır ki şu anda yediğimiz ve içtiğimiz birçok şeyde bor bulunmaktadır, bilhassa kuruyemişlerde bor yüksek oranlarda bulunmaktadır. İçlerinde kuru üzüm bir bor deposudur, meyvelerden şeftalisi veya avakadosu ciddi bor kaynaklarıdır, kuru erik bor kaynağıdır hatta reçelde ve balda bile bor bulunmaktadır, hiçbir şekilde boru almamanız mümkün değildir diyen Türkez, beslenme biçimimizde ve ürünlerdeki bor düzeyine göre vücut normal fizyolojik değişikliklerde gerekli olan bor düzeyini alır, ancak ilerleyen yaşlarda özellikle bazı ülkelerde belirli tahlillerde vücudumuzdaki magnezyum düzeyi, kalsiyum düzeyi ölçüldüğü gibi bor düzeyi de ölçülmektedir diyerek, özellikle yaşlı kadın hastalarda kemik iliği, menapoz ve osteoporoz gibi durumlarda bor eksikliğinin ne kadar önemli olduğu tespit edilince, bazı ülkelerde bor ölçümleri de yapılmaya başlanılmıştır, diye belirtti.
Bor üzerinde çalışmak vatan borcudur…
Bor bileşiklerinin günümüzde tarımdan-kozmetiğe, uzay ve havacılık sanayisinden-enerji sektörüne kadar yaklaşık 500 farklı endüstriyel alanda kullanıldığını ve bu kullanım alanlarının her geçen gün arttığını ifade eden Prof. Dr. Türkez, Türkiye’nin bor rezervleri kadar bilimsel çalışmalarla da bu alanda söz sahibi olmasının önemini vurgulayarak, bor üzerinde çalışmanın aslında bir vatan borcu olduğunu da vurguladı.
Bor ülkemiz çocuklarının yarını ve geleceğidir…
Bor’un aslında Osmanlı döneminden beri bilindiğini ve kullanıldığını da anlatan Prof. Dr. Türkez, Türkiye’nin Bor madeni üzerinde daha kapsamlı çalışmalarını artırarak devam ettirdiğini belirten Türkez; Türkiye olarak boru katma değeri daha yüksek olan ürünler halinde küresel piyasalara arz etmemiz gerektiğini belirterek ulusal ekonomimize daha çok katkı sağlanabileceğini söyledi. “Bor ülkemiz çocuklarının yarını ve geleceğidir” diyen Prof. Dr. Hasan Türkez, “Bor sağlık ilişkisi hakkında taraflı, yanlı olarak olumsuz bulguları ön plana çıkararak boru karalamaya dönük bilimsellikten uzak çalışmaların algı oluşturmasına izin verilmemesi gerektiğini belirtti. Bu konuda bor hakkında olumsuz propagandalara karşı yıllarca mücadele verdiğini ve bu mücadeleyi kararlılıkla sürdüreceğini söyledi. Ayrıca, borun söz konusu olumsuzlukları bir tarafa antikanser ilaçlardan antibiyotiklere, gıda takviyelerinden nötron yakalama tedavilerine varan geniş çizelgede oldukça faydalı etkilerinin varlığını bilimsel kanıtlarıyla katılımcılara sundu.
Programın son bölümünde Türk Ocakları Erzurum Şube Başkanı Av. Nizam Işık, Prof. Dr. Hasan Türkez’e teşekkür beratı verdi.
Prof. Dr. Hasan Türkez kimdir?
20 Mayıs 1979’da Erzurum’da doğdu. 2001 yılında Atatürk Üniversitesi, KKEF Biyoloji Bölümünden mezun oldu. Aynı üniversiteden 2004 yılında yüksek lisans derecesini aldı. İlk doktorası Atatürk Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü’nden Moleküler Biyoloji ve Genetik alanında, ikinci doktorası İtalya Chieti-Pescara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, İlaç Teknolojisi ve Biyomoleküler Bilimler alanındadır. Halen Atatürk Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır.
Sağlık Bakanlığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı, YÖK, TÜBİTAK ve üniversiteler ile çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarında koordinatör, kurul üyesi, komisyon üyesi, komisyon başkan yardımcısı, komite üyesi ve komisyon başkanı olarak görev yapmıştır. 2019-2020 yılları arasında TÜSEB Genel Sekreteri ve Türkiye Biyoteknoloji Enstitüsü Başkanı olarak görev yapmıştır. Dünya Sağlık Örgütü bünyesinde görev yapan JECFA ve JMPR isimli iki farklı komitede görüş ve önerilerine başvurulmak üzere toksikoloji ve epidemiyoloji uzmanı olarak seçilmiştir.
Hasan Türkez halen Atatürk Üniversitesindeki bilim çalışmaları ve eğitimciliği yanı sıra Rektör yardımcısı olarak ta görev yapmaktadır.
Haber Editörü: Şahap GÜRLER